499 s, renkli resimler, Türkçe-İngilizce.
15. İstanbul Bienali’nin hazırlık süreci bize, içinden geçti ğimiz bu buhranlı dönemde en çok özlemini duydu ğumuz şeylerden birinin, kimliklerimizden feragat etmek zorunda kalmadan bir arada ya şamak oldu ğunu hatırla tı. İyi bir kom şunun şüphesiz tek bir tanımı yok; bu tanım, içinde bulundu ğumuz zamana, mekâna ve topluma göre ciddi farklılıklar gösterebiliyor. Kom şuluk farklı ölçeklerde – ev, mahalle, şehir, ülke, ha ta belki evren – ya şanabiliyor. Tüm bu sistemlerin içinde ise en belirleyicisi ki şisel olan, yani mikro sistemler. Ya şadı ğımız alan ve çevresiyle olan ili şkilerimiz di ğer halkaları da şekillendiriyor. 15. İstanbul Bienali, toplumsal travmalar ve siyasi depremlerin gelecekle ilgili endi şeleri tepe noktasına ula ştırdı ğı ve bireysel özgürlüklerin kö şeye sıkı ştırıldı ğı bir dönemde, ki şisel hikâyelerin pe şinden gi ti. Son iki senede Paris, Berlin, Londra, Brüksel, New York, Orlando, Barselona gibi şehirlerde ya şanan terör olaylarına paralel olarak Türkiye’de birbiri ardına gelen ve toplumu derinden sarsan saldırılar, 15 Temmuz darbe giri şimi ve sonrasında ya şananlar, kültür ve sanat alanını da do ğrudan etkiledi. Birçok etkinli ğin ertelendi ği ya da iptal edildi ği bir dönemde, bir kez daha birlikte sanat üretmenin, sanat üzerine dü şünmenin, sanat üzerine konu şmanın, dü ğümlerin çözülmesi için nefes alma alanları yarataca ğı umuduyla bu bienali hazırladık. Tüm dünyada sınırların keskinle şti ği, milliyetçi ve ha ta ırkçı dalgaların yükseldi ği, şiddet içeren her türlü tehdidin her an her yerde hissedildi ğ i bir dönemde, zemin ayaklarımızın altından kaydıkça birbirimize tutunmaya, birbirimize dayanarak dü şmemeye çalı ştık. Bienale davet edilen sanatçıların İstanbul’da yeni i şler üretirken duydukları heyecan; ara ştırma ve üretim sırasında atölyelerle, ustalarla bulu şmalar ve alandan meslekta şlarımızla yaptı ğımız sohbetler, her şeyin böylesine mu ğlak oldu ğu bir dönemde bize bienali otuz senedir gerçekle ştiriyor olmanın ve etkinli ğin süreklili ğini sa ğlamanın ba şlı ba şına ne denli önemli oldu ğunu ve bir direni şi temsil e t i ğini hatırlatarak devam etmek için güç verdi. Bige Örer İstanbul Bienali, otuzuncu yılında, on be şinci kez, bu sefer sanatçı ikilisi Elmgreen & Dragset’in küratörlü ğünde gerçekle şiyor. Bu yolculukta bize e şlik etmeleri için Elmgreen & Dragset’i İstanbul’a davet etmenin ne kadar do ğru bir karar oldu ğunu her a şamada tecrübe e tik. Yirmi seneye yakın bir süredir İstanbul’da birçok bienalde ve sergide yer almı ş, şehirle ili şkiye geçen i şler üretmi ş olmaları, bienal hazırlıklarına ba şlarken sa ğlam bir temel olu şturdu.