354 s, Türkçe
Yukarı Dicle havzasının arkeolojik varlığı ağırlıklı olarak Ilısu Barajı kurtarma kazıları projesi kapsamında 1999-2015 yılları arasında yürütülen kazı ve araştırmalarla anlaşılmıştır. Bölgenin insanlık tarihinin en eski dönemlerinden itibaren yasam alanı olarak seçilmiş olması, zengin bir arkeolojik varlığın birikmesine neden olmuştur. Kuzey Mezopotamya’nın bir parçası olması, bölgenin Mezopotamya kültürünü yansıtmasında etken olmakla birlikte, Güneydoğu Toros Dağlarının çevrelediği geniş, verimli bir ovadan oluşması, bölgenin çağlar boyunca kendi yerel kültürlerini de geliştirmesini sağlamıştır.
Havzanın yerel kültürlerini yansıtan çağlarından biri de MÖ 5.-4. binlerde gelişen Kalkolitik Çağ’dır. Kurtarma projesi kapsamında kazılan höyüklerden elde edilen bulgular, bölgenin yerel kültürünün tanımlanmasını ve Mezopotamya kültürleri ile hangi oranda ilişkiler kurduğunun da anlaşılmasını sağlamıştır. Kalkolitik Çağ kendi içerisinde dönemlere ayrılır. Bu dönemler geleneksel Mezopotamya kronolojisinde karşılığını bulmuş olmakla birlikte, Güneydoğu Anadolu’nun da içinde yer aldığı Kuzey Mezopotamya’nın çeşitli alt bölgeleri, kendi içinde farklılıklar gösterir. Bu bağlamda farklı kronoloji önerileri yapılandırılmış, Yukarı Dicle Havzası da bu kronolojilere göre değerlendirilmiştir. Bölgenin Kuzey Mezopotamya’nın diğer bölgelerinden Karacadağ Volkanik kütlesi ile Mardin-Midyat Eşiği gibi, aşılması güç olmayan doğal bariyerlerle sınırlanması, Kuzey Mezopotamya’dakinden farklı gelişimler göstermesinde etken olmuştur.
Dr. Emrullah Kalkan tarafından doktora tezi olarak çalışılan Yukarı Dicle Havzası Kalkolitik Çağ kültürü ve kronolojisi, bir kitap haline getirilerek bilim dünyasına sunulmuştur.
Prof. Dr. A. Tuba ÖKSE