328 s, Türkçe
Dilin sembolik ifade biçiminden bir anlam ve kavram yaratmasında insan zihninin, çoğu zaman canlı cansız herhangi bir varlığı nesneleştirdiği görülür. Nesneleştirme -en ilkel topluluktan en mütekamil topluma kadar- bu ifade biçimini genellikle kendi dışında canlı cansız varlıklar üzerinde sembolize eder. İlim âleminde “totem” olarak adlandırılan bu tür figürlerden biri olan “Bozkurt” da Türkler arasında ortak bir sembol olarak ortaya çıkmıştır.
Kuzey Amerika Kızılderilileri arasında kan kardeşliği ve soy birliği/akrabalık anlamı taşıyan “totem” kavramı, Batılı ilim çevrelerinde anlam kaymasına uğrayarak, dinin en ilkel biçimiyle, aktüel hayatta kendisine tapınılan “put” anlamıyla tanınmaya başlamıştır.
Rus antropolog Hayton’un, kavramın orjinal anlamından yola çıkarak işaret ettiği; “mistik bir kandaşlık” temeli üzerinden kemale ulaşan ve kendi türeyişlerini kurda bağlayan Türkler için “Bozkurt” diğer kültürlerle kendi aralarındaki farklılığı ortaya koyan, mistik bir gerçekçilikle ilişkili “kimlik farklılığının” ifadesidir.140 yıl gibi, oldukça kısa bir geçmişi olan totem kavramı, bu yönüyle dinin ilkel biçimi olmaktan ziyade, eski Türk kozmolojisinin ve “Gök Tanrı” inancının, gök (mavi) rengine izafeten, aitlik ve farklılıklığa işaret eder. Zira, inanılan veya takdis edilen kurt değil, Gök Tanrı’nın yeryüzünde izdüşümü olan varlıklar âlemi içinde Türk mitolojisinin en önemli figürü olan kurt da, bunlardan biridir.
Günümüz Türk dünyasında, “Bozkurt” kültü üzerine yapılan çalışmalar arasından; hamasatten uzak oluşu ve konuyu tarihsel, sosyolojik ve mitolojik bağlamda aydınlığa kavuşturmak için gösterdiği çabayla öne çıkan bu çalışma, konunun izini, antropoloji ve halkbilim sahalarında sürmek isteyenler için son derece önemli bir kaynak niteliğindedir.