"Selâhattin Hilâv'a Saygı", hayatının hemen hemen tümünü felsefeye adamış, ama bunun yanı sıra, kültür tarihi içerisinde sayılabilecek birçok bilgi disiplinine kaynaklık eden düşüncelere kendi evindeymiş gibi rahatlıkla sahip çıkan bir düşünüre, dahası, Batı'nın ve Doğu'nun bilgisi ve görgüsüne aynı zamanda vakıf olan bir filozofa adanmış bir kitap.
İstanbul Erkek Lisesi'nden İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne, Sorbonne Üniversitesi'nde çağın büyük filozof ve sosyologlarından aldığı derslerden büyük bir yetkinlikle gerçekleştirdiği çevirilere, yazılara ve üretmeye hasredilmiş; akademinin sahte ahlâkçı yanına kulak asmadan, tavizsiz ve katışıksız bir özgüvenle geçirilen 77 koca yıl... TİP'in (Türkiye İşçi Partisi) bilim tüzüğünü hazırlamaktan kırkın üstünde çeviriye, birçok kitaba ve dahası, Türkiye'de felsefenin ve gerçek anlamda eleştirinin gelişip bir gelenek haline gelmesine adanmış bir hayat...
Selâhattin Hilâv, gerek yabancılaşma ve Asya Tipi Üretim Tarzı gibi düşünce hayatımıza kazandırdıklar kavramlarla, gerekse düşünce tarihinin en önemli filozofları olan Hegel, Marx, Engels, Sartre, Lefevbre, Foucault ve daha nicelerinden çevirmiş olduğu dev eserlerle gönlümüze taht kurmuş 'kara sakallı prens'ti. Mütevazılığı, tatlı sert üslûbu, gözlerden uzak köşesinde ama hayata sıkı sıkıya bağlı kalışıyla hatıramızdaki yerini hep koruyacak ve bir şenlik yerine çevirdiği, dinleyenleri âdeta mest ettiği rakı sofralarında da ismi daima yâd edilecektir. Bu ülke ve insanları, ona olan borcunu umarız çok yakın bir gelecekte hatırlayacak ve kuşkusuz felsefesiz bir toplumdan kurtulma mücadelemizde ismi hep kulaklarımızda çınlayacaktır. İşte o zaman, onun deyişiyle, "Kavramın nesnesini bulması gibi, elbet gönüllerde sabah olacak!"
257 s, Türkçe.