102 s, Türkçe
Kent arkeolojisi ne yazık ki ülkemizde yeterince değerlendirilmeyen konular arasında yer almaktadır. Bu kitapta meslek hayatım boyunca pek çoğunu İstanbul’da gerçekleştirmiş olduğum kazılar neticesinde edindiğim deneyimleri, okuyucuyla paylaşma uğraşı içerisinde bulundum. İstanbul gibi pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış, insanları kendine hayran bırakan ve benim de her gün hayranlığımı artıran bu eşsiz şehri kazarken edindiğim deneyimlerin benimle birlikte kaybolmasına gönlüm razı olmadı; böylelikle ona olan borcumu bir nebze de olsa bu kitapla ödemeyi umut ettim. Kent arkeolojisinin genel arkeoloji ile birleştiği ve ayrıştığı konular benim de bir üyesi olduğum konunun uygulamacıları olan arkeologlarca daha net olarak anlaşılabilmektedir. Uygulama aşamasında genel arkeolojinin kurallarının kentte yapılan kazılarda bazı sorunlar ortaya çıkardığı bu sorunların kazının sağlıklı bir şekilde sürdürülmesini engellediği tarafımca da tecrübe edilmiştir. Dolayısıyla elinizde tuttuğunuz kitaba gerek arkeolojinin teorisi gerek sahaya aktarmada karşıma çıkan (sizlerin de karşılaşacağınız veya karşılaştığınız) pratiği üzerinde düşünme ve çözüm üretme konusunda naçizane tavsiyelerimi de eklemeyi unutmadım. Kitabı arkeolojik kazılarla uzaktan yakından ilgili olan tüm okuyucularla birlikte özellikle arkeoloji, sanat tarihi ve mimarlık bölümü öğrencilerine tavsiye ediyorum. Kitabın anlatımında katı akademik bir dil kullanmak yerine günlük konuşma dilini tercih etme nedenim de kitabın olabildiğince geniş bir kitle tarafından okunması, kütüphanenizin tozlu raflarında bekletilmemesidir.