Bu kitap ölüm üzerine felsefik görüşler barındırmıyor. Ölüme nasıl karşı durulabileceği ya da bunun gerekli olup olmadığı veya ölüme karşı insanın tavrının ne olacağı bu çalışmada yer almayacak. Bu genellikle felsefecilerin işi olarak kabul ediliyor. Ancak, ölüm üzerine konuşulduğunda ya da araştırma yapıldığında arkeologların da söyleyecek bir çift lafları var elbette. En azından tarihöncesi dönemden başlayarak insanoğlunun ölüme karşı geliştirdiği edimler üzerine konuşmak sanırım en çok arkeologların hakkı.
228 s, Türkçe.