60 s, Türkçe
Sanat Tarihi Defterlerinin 20. sayısına ulaştık. İlk sayımız 1996 yılında çıktı. Bazı sayılarımız birleşik numaralarla yayınlandı. Bazı sayılarımız bir toplantıyı kalıcı hale getirdi, bazıları meslektaşlarımıza armağan olarak birçok katkıyı bir ciltte topladı. Bunca yılın emeği, özgün yazıları kalıcı bir set oluşturdu. Türkiye’nin kendine özgü şartlarında 20 sayılık istikrar azımsanmamalı. Katılan ve destek sunan bütün meslektaşlarımıza, öğrencilerimize, inisiyatifiyle defterlerimizi basan ve dağıtan Ahmet Boratav’a, grafik kompozisyonları bilgi ve nezaketiyle hazırlayan Hülya Tokmak’a, Ege Yayınları ailesine teşekkür ederiz. Bu sayımıza İlknur Kolay’ın bir 17. yüzyıl Osmanlı metni olan “Risale-i Mimariye” üzerine tespitleri ile başladık. Yazıda müzik, evren ve geometrinin mimarlık bilgisiyle iç içeliği üzerinde duruluyor. Aynı zamanda Osmanlı zihin dünyasının, antik unsurlar ve Rönesans metinlerine uzak olmadığı vurgulanıyor. Mimarinin evrensel boyutuna dikkat çekilmiş oluyor. Ceren Göğüş’ün yazısı Osmanlı’nın en son dönemlerinde ağırlıklı rol oynayan Almanya’ya, İmparator II. Wilhelm’in ziyaretlerine ve sanat üslubunun kimlik ve temsil hususlarında ne kadar büyük önem taşıdığına eğiliyor. Özellikle imparatorun Hereke ziyareti, 17. sayımızda işlediğimiz Hereke üretimi modern halılar konusunu mükemmel biçimde tamamlıyor. Son yazımız yine Osmanlı’nın son yıllarında tarihle bütünleşme, hürriyet cereyanları ve entellektüel çevrelerin sanat ve üslup ilgileri etrafında şekilleniyor. Turgut Saner ve Lale Görünür, Bolayır’daki Namık Kemal’in mezar anıtını pek çok kritik soruyu sorarak değerlendiriyorlar. Bu sayımızda bu sefer bir değişiklik yaparak kapak görselimizi sayının metinlerinden seçmedik. Uzunca bir süredir üzerinde düşündüğümüz, İstanbul’un denize açılan eşsiz bakışlarının bir örneğini kapağa taşıdık. Peyzaj ve mimari bugün maalesef övündüğümüz bir konu değil. Haliç boyunda, Tophane’de denizle görsel ilişkiyi kesen inşaatlar yapıldı. Halbuki İstanbul pitoreski içinde peyzaj ve mimarinin beraberliğiyle ve buna denize bakışın da katılmasıyla çok özel sahneler yaratılmış. Tarihsel panoramalar bunun başlıca ispatı. Başka bir ifadeyle insan elinin şehre değmesi çirkinlik değil güzellik getirmiş. Hatırlatmakta fayda var.
Nisan, 2024
Semra ÖGEL
İÇİNDEKİLER
İlknur AKTUĞ KOLAY
Risale-i Mimariye”deki Müzik, Kozmik ve Geometrik Kavramlar
The Musical, Cosmic and Geometrical Concepts in the “Risale-i Mimariye”
Ceren GÖĞÜŞ
“Yeni Osmanlı” Üslubunun Temsil Objesi Olarak Hereke Köşkü
Hereke Kiosk as a Representation of “the Neo-Ottoman” Style
Turgut SANER – Lale GÖRÜNÜR
Namık Kemal’in Bolayır’daki Mezarı Sanat ve Mimari Dili, Tespitler, Sorular
Namık Kemal’s Grave Monument at Bolayır its Artistic and Architectural Language, Facts and Questions